Mesih'in Gelişinin Yakın Olduğunu Gösteren İşaretler
Tanrı'nın Krallığının yeryüzüne gelişinin işaretlerini aramak, İsa'nın öğretilerine sadık bir tutumdur ve manevi bir uyanıklık gerektirir. Luka 21:29-31'de İsa, insanların incir ağacını gözlemleyerek yaz mevsiminin yaklaştığını anlayabildiği gibi, belirli olayları gözlemleyerek Tanrı'nın Krallığının gelişinin de yakın olduğunu fark edebileceğimizi öğretmiştir. Bu, yalnızca sağduyulu bir davranış değil, aynı zamanda umut ve imanla dolu bir duruş sergilemeyi gerektirir.
Karanlığın ve fırtınanın ardından ışığın geleceğine dair işaretler aramak, Mesih'e olan güvenimizi pekiştirir. İsa'nın şu sözleri bu noktada büyük bir cesaret verir:
"Bu olaylar gerçekleşmeye başlayınca doğrulun ve başlarınızı kaldırın. Çünkü kurtuluşunuz yakın demektir." (Luka 21:28).
Bu, Mesih'e iman edenler için bir çağrıdır: Dünya olaylarını Tanrı'nın planı bağlamında yorumlayarak, yaklaşan kurtuluşun ve Krallığın vaat edilen görkemiyle cesaret bulmak.
İmanlıların görevi, Mesih'in geri dönüşüne hazırlanmak ve bu süreçte onun ışığını dünyaya yansıtmak olmalıdır. Bu hazırlık, yalnızca bireysel bir bekleyiş değil, aynı zamanda başkalarını Tanrı'nın Krallığına davet eden bir yaşam tarzıyla ifade edilir.
1. Uluslar Arasında Sıkıntı ve Korku
İsa'nın işaret ettiği "bu şeyler," genelde hoş veya olumlu olaylar değildi. Luka 21:25'te İsa, insanların sosyal ve politik yaşamındaki huzursuzlukları, doğal dünyadan alınan mecazi imgelerle betimledi:
"Güneşte, ayda ve yıldızlarda belirtiler görülecek. Yeryüzünde uluslar denizin ve dalgaların uğultusundan şaşkına dönecek, dehşete düşecekler."
Burada "güneş, ay ve yıldızlar," devlet ve dini otoritelerin sembolü olarak anlaşılırken, "denizin kabaran dalgaları" halkların karışıklığını ve huzursuzluğunu temsil eder. İsa, milletler arasında şaşkınlık ve sıkıntıyı, gelecekteki belirsizliklerin doğurduğu hayal kırıklığı ve korkunun egemen olduğu bir atmosferi tasvir etti. Bu, Mesih'in dönüşüne yakın dönemde dünya üzerindeki ruh halini tanımlayan bir kehanetti.
2. Yahudilerin Dönüşü
Bu karışıklıkların ve korkunun içinde, Yahudi halkına ilişkin kehanetler bir istisna olarak öne çıkıyor. Luka 21:24'te İsa, Yahudilerin tarihi sürgününü şöyle dile getirir: "Kılıçtan geçirilecek, tutsak olarak bütün uluslar arasına sürülecekler. Yeruşalim, öteki ulusların dönemleri tamamlanıncaya dek onların ayakları altında çiğnenecektir." Bu, Yeruşalim'in uzun süre yabancı güçlerin egemenliğinde kalacağını, ancak sonunda Yahudilerin esaretten döneceğini ve Yeruşalim'in yeniden ayağa kalkacağını ima eder. Bu, diğer peygamberliklerle tutarlı bir öngörüdür.
Hezekiel'in peygamberliği, İsrail'in ulusal olarak yeniden canlanmasını ve topraklarına dönüşünü detaylandırır:
"Uzun zaman sonra savaşa çağrılacaksın. Gelecek yıllarda, halkı birçok ulustan uzun zamandır ıssız kalmış İsrail dağlarında toplanmış, savaştan rahata kavuşmuş bir ülkeye saldıracaksın. Uluslar arasından çıkarılmış olan bu halk, şimdi güvenlik içinde yaşıyor. ...Diyeceksin ki: Sursuz köyleri olan bir ülkeye saldıracak, esenlik ve güvenlik içinde yaşayan insanların üzerine yürüyeceğim. Bu köylerin tümü sursuz; kapıları da kapı sürgüleri de yok. Viran olmuş kentlerde yaşayan halkı soyup malını yağma edeceğim. Sürüsü, malı olan, dünyanın ortasında yaşayan bu ulusların arasından toplanmış halka karşı elimi uzatacağım." (Hezekiel 38:8, 11-12).
Bu resim, İsrail halkının uluslararası bir sürgünden sonra yeniden topraklarına dönüşünü ve ulusal kimliklerini yeniden kazanmalarını tasvir eder. Hezekiel 37. bölümde, İsrail'in "kuru kemiklerinin" dirilmesi, dağınık ve düzensiz bir halkın tekrar canlanması olarak ifade edilmiştir.
20. Yüzyıl Kehanetlerin Gerçekleşmesi
Bu peygamberliklerin gerçekleştiği dönem olarak, modern tarihteki gelişmeler dikkat çekicidir. 1918'den itibaren Yahudilerin İsrail topraklarına dönüşü hız kazanmış, 1948'de İsrail Devleti'nin kuruluşuyla bu süreç somutlaşmıştır. O zamandan beri, İsrail halkı dünyanın çeşitli yerlerinden geri dönerek topraklarında yerleşmiş ve ulusal kalkınmada büyük ilerlemeler kaydetmiştir. Hezekiel'in öngördüğü bu "ulusal diriliş," çağdaş dünyada tanık olunan tarihi bir gerçeklik haline gelmiştir.
3. Savaş ve Savaşa Hazırlık
İsa'nın kehanetleri, yalnızca Yahudilerin İsrail'e dönüşüyle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda savaş ve savaşa hazırlık dönemine de dikkat çeker. Bu uyarılar, Hezekiel, Yoel ve Vahiy kitaplarında da geniş bir şekilde ele alınmıştır.
Yoel Peygamber'in sözleri, savaşa hazırlık sürecini çarpıcı bir şekilde tasvir eder:
"Uluslar arasında şunu duyurun: Savaşa hazırlanın, yiğitlerinizi harekete geçirin. Bütün savaşçılarınız toplanıp saldırıya geçsin. Saban demirlerinizi çekiçle dövüp kılıç yapın, bağcı bıçaklarınızı mızrak yapın. Güçsüz olan 'Güçlüyüm' desin." (Yoel 3:9-10).
Vahiy Kitabı'nda ise, son savaşın ulusların birleşerek "Her Şeye Gücü Yeten Tanrı'nın büyük gününde" gerçekleşeceği belirtilir:
"Her Şeye Gücü Yeten Tanrı'nın büyük gününde olacak savaş için bütün dünyanın krallarını toplamaya gidiyorlar. İşte hırsız gibi geliyorum! Çıplak dolaşmamak ve utanç içinde kalmamak için uyanık durup giysilerini üstünde bulundurana ne mutlu!" (Vahiy 16:14-15).
Bu savaşın Yakın Doğu'da, özellikle Yehoşafat Vadisi'nde ve Armagedon'da odaklanacağı kehanet edilir:
"O günler Yahuda ve Yeruşalim halkını sürgünden geri getirdiğimde, bütün ulusları toplayıp Yehoşafat Vadisi'ne indireceğim. Mirasım olan İsrail halkını uluslar arasına dağıttıkları ve ülkemi bölüştükleri için onları orada yargılayacağım." (Yoel 3:1-2).
"Ve onları İbranice Armagedon denilen yerde topladı." (Vahiy 16:16).
Bu ayetler, savaşların her dönemde var olmasına rağmen, son çağda meydana gelecek olayların eşi görülmemiş bir yoğunluğa ve ölçeğe ulaşacağını gösteriyor. 1939-1945 arasındaki İkinci Dünya Savaşı, özellikle Yakın Doğu'yu dünya meselelerinin merkezi haline getirmiştir. 1914'ten itibaren görülen "ulusların toplanması" süreci, bu bölgeyi çatışmaların odağına yerleştirmiştir. Doğu ile Batı arasında artan gerilim, özellikle Orta Doğu'nun bu büyük olayların merkezi olduğunu doğrular.
4. Orta Doğu'da Kalkınma
Hezekiel'in kehanetleri, son günlerde Orta Doğu'nun önemli bir güç ve ticaret merkezi haline geleceğini vurgular. Bu bağlamda, denizci ve tüccar halkların (muhtemelen Batı güçlerinin) İsrail'i işgal edenlere meydan okuyabilecek bir konumda olacağı belirtilir:
"Uzun zaman sonra savaşa çağrılacaksın. Gelecek yıllarda, halkı birçok ulustan uzun zamandır ıssız kalmış İsrail dağlarında toplanmış, savaştan rahata kavuşmuş bir ülkeye saldıracaksın. Uluslar arasından çıkarılmış olan bu halk, şimdi güvenlik içinde yaşıyor." (Hezekiel 38:8).
Bu tanım, 1848 yılında Britanya'nın Orta Doğu üzerindeki etkisini öngören öğrenciler tarafından fark edilmiştir. Nitekim Britanya, 1920'de Filistin Mandası'nı devralmış ve daha sonra bölgeden çekilmiş olsa da, ABD ile birlikte hala Orta Doğu'nun jeopolitik meselelerinde önemli bir rol oynamaktadır.
Kuzeyden gelen bir saldırgan güç (Hezekiel'de detaylandırılan) kehaneti, birçok yorumcunun Rusya'nın Orta Doğu'daki artan etkisini beklemesine neden olmuştur. Rusya'nın bu bölgeye olan ilgisi, uzun süredir kehanetlerde belirtilen bir gerçek olarak görülmüştür.
Sonuç: Rab'bin Dönüşünün Yakınlığı
Bu işaretler ve kehanetler, İsa'nın dönüşünün yakın olduğuna işaret eder. Özellikle, savaş, huzursuzluk ve ulusların Orta Doğu'da toplanması gibi olaylar, kehanetlerin ışığında anlam kazanmaktadır.
İsa'nın bu zamanlar için verdiği uyarı, ruhsal hazırlığı ve sadakati vurgular:
"Çıplak dolaşmasın ve utancını görmesin diye giysilerini koruyan ve koruyan kişiye ne mutlu." (Vahiy 16:15).
Bu mesaj, Rab'bin gelişine hazır olmak için uyanık kalmanın ve doğru bir yaşam sürmenin önemini hatırlatır.