Yeşaya 53—Tanrı'nın Acı Çeken Kulu'nun Yüceltilmesi

Yeşaya 53. bölüm, İÖ 8. yüzyılda yaşamış Yeşaya adında bir peygamberin belki de kaleme aldığı en dokunaklı bölümdür. Gelecek olan Mesih'i tanımladığından Hristiyanlar arasında da çok bilindik bir bölümdür. O, "şiddete başvurmadığı, ağzından hileli söz çıkmadığı halde" insanların günahları uğruna büyük acılar çekecektir. Yeşaya 53, Yeşaya'nın Kul Ezgisi'nin dördüncü kısmıdır. Bu yazıda, peygamberin Mesih'ten "kim" olarak söz ettiğini ve günümüz ortodoksluğunun iddialarını inceleyeceğiz.


Tanrı'nın Acı Çeken Kulu

Ezgi, Mesih'i Yehova'nın "önünde fidan gibi ve kurak yerdeki kökten süren filiz gibi biten", dış görünüşünün O'nu yüceltilmeye yazgılı biri olarak göstermediği bir insan olarak tanımlar. Bu masumiyet ve gelecekteki görkem tablosunu, Tanrı'nın hizmetkârının katlanacağı fiziksel ve duygusal ıstırabın canlı bir tasviriyle yan yana getirir:

Bu masumiyet ve gelecekteki yücelik tasvirini, Tanrı'nın kulunun çekeceği fiziksel ve duygusal ıstırabın canlı bir betimlemesiyle yan yana koyar. 

"Nasıl ki, çoğu sana şaştılar—onun görünüşü insanınkinden ve şekli adam oğullarınınkinden o kadar bozulmuştu" (Yşa. 52:14).

"Hor görüldü ve insanlar tarafından bırakıldı; acıları tanımış, elemler adamı ve insanların kendisinden yüzlerini örttükleri bir adam gibi hor görüldü, ve biz onu saymadık. Gerçek acılarımızı o taşıdı, ve elemlerimizi o yüklendi; gerçek biz sandık ki, o cezaya uğradı, Allah tarafından vuruldu, ve alçaltıldı.''  (Yşa. 53:3-4)

Yeşaya 53:7  "Zulme uğradı ve eziyet çekti, yine de ağzını açmadı; Kesime götürülen kuzu gibi, Kırkıcılarının önünde sessiz duran koyun gibi, Ağzını açmadı."

Tanrı'nın kulu –kral olacak kişi– neden böyle bir acıya ve aşağılanmaya katlanmaya çağrılmıştır? Peygamberlik sözlerine göre, Mesih bizim iyiliğimiz için terbiye sürecinden geçmiş ve felakete uğramıştır. Gerçekten de Tanrı, suçlarımızın cezasının O'nun üzerine düşmesine sebebiyet vermiştir: 

Yeşaya 53:5-6 ''Oysa, bizim isyanlarımız yüzünden onun bedeni deşildi. Bizim suçlarımız yüzünden o eziyet çekti. Esenliğimiz için gerekli olan ceza Ona verildi. Bizler onun yaralarıyla şifa bulduk.  Hepimiz koyun gibi yoldan sapmıştık, her birimiz kendi yoluna döndü. Yine de Yahve hepimizin cezasını ona yükledi.''

Tanrı'nın Kulu'nun Ölümü

Tanrı'nın meshettiği kişi, başkalarının günahları uğruna acı çekecek ve masum olmasına rağmen hüküm giyerek ölecektir. Buna karşın, bu kişi aynı zamanda Tanrı adına egemenlik sürmek üzere seçilen kişinin ta kendisidir.

Gaddarlıkla hükmolunarak kaldırıldı; onun zamanında yaşıyanlar arasında kim düşündü ki, diriler diyarından kesilip alınması kavmımın günahından ötürü idi? vuruş ise, kavm içindi. Ve haksızlık etmediği, ve ağzında hile bulunmadığı halde, kabrini kötülerin yanında yaptılar, ve ölümünde zengin adamla beraberdi.

"Eziyet gördü ve adil şekilde yargılanmadan ortadan kaldırıldı. Onun geçmişinin ayrıntılarıyla kim ilgilendi? Yaşayanlar diyarından koparılıp alındı. Halkımın suçu yüzünden o darbe yedi. Hiçbir zorbalık yapmamış, ağzından hiç hileli söz çıkmamış olduğu halde, mezarı kötülerin yanında olacak. Öldüğünde zenginlerle birlikte bulunacak"

Bu ezgi dokunaklı olsa da, Tanrı'nın insan bedenine bürünmesinin bir sonucu olarak kişisel olarak katlanacağı acıların bir betimlemesi olduğu konusunda ısrar eden günümüz ortodoksluğu için sorunludur. Bu görüş, metinde beden almış bir ilahtan ya da Tanrı'nın insanlığın günahlarının bedelini şahsen ödeyeceğinden söz edilmiş olmamasına rağmen öne çıkmaktadır. Tersine, ayette bedensel acı, duygusal çöküntü ve en sonunda ölüm acısını çekebilen insan bir Mesih'i betimlemektedir. Bu insan açıkça Tanrı olmayan ama Tanrı'nın kulu olan biridir.

Hiç kuşkusuz, Yahve'nin kulunun çektiği acılar bu ezginin ana temasıdır. Bununla birlikte, ezgi aynı zamanda kendisini bir suç sunusu olarak sunmak üzere boyunca eğmesi karşılığında Tanrı'nın ona vereceği ödül hakkındadır.

Yeşaya 53:10 ''Ne var ki, Yahve onun ezilmesini uygun gördü, acı çekmesini istedi. Canını suç sunusu olarak sunarsa soyundan gelenleri görecek ve günleri uzayacak. Yahve'nin istemi onun aracılığıyla gerçekleşecek''

Ayetin ikinci cümlesi, bir koşul-sonuç cümlesidir. "Sunarsa" öğesinde yer alan "-sa" eki bir şart kipidir. Şart kipinin görevi, bir işin yapılması için başka bir işin yapılmasının şart olduğunu belirtmektir. Eğer Mesih canını suç sunusu olarak sunarsa soyundan gelenleri görecek ve günleri uzayacak. "Sunarsa"da yer alan "-sa" eki İbranice 'im- bağlacının karşılığdır . The Complete Word Study Dictionary'ye göre 'im- şudur:

"-diğinde, -se, -ince anlamına gelen bir ilgeç. Bu sözcük hem yasal hem de günlük ortamlarda düzenli olarak yerine getirilebilen koşullu cümleleri tanıtır."⁵

Bazı Kutsal Kitap çevirileri bu ayette geçen 'im- bağlacını "–sa" yerine "-ince" olarak, yani "sunarsa" olarak değil, "sununca" olarak çevirerek okuyucu için ayetin koşulluluğunu köreltmektedir. Ne var ki Tanrı ile kulu arasında gerçekleşecek olan işlem, kulun sözdinlerliğine bağlıdır. Eğer Mesih ölürken kendini bir suç sunusu olarak sunarsa, Tanrı kuluna soyunu göreceği ve günlerinin uzayacağı sözünü vermiştir. Ölü durumda olan kulun bu gibi bir vaade kavuşmasının tek yolu Tanrı'nın O'nu ölümden diriltmesidir. Peygamberlik sözleri İsa'nın ölümü ve dirilişiyle gerçekleştiğine göre, bu vaatlerin O'nun sonsuz yaşamı ve ruhsal soyuyla ilgili olduğunu anlıyoruz.

Ayetin koşulluğunun Teslis yanlıları tarafından hiçe sayılması şaşırtıcı olmamalıdır. Mesih'in sözde ilâhlığına inananlar çoğu zaman Müjde'den İsa'ya ait bir düşünce ve tasarı olarak söz eder. Ne var ki İsa Getsemani Bahçesi'nde ölümünün kendi isteği değil, Babası'nın isteği olduğunu söylemiştir.Yeşaya'nın Kul Ezgisi, isteğinin kulunun elinde zenginleşmesinin Tanrı'yı hoşnut ettiğini belirtir. Dahası, çok bilindik bir ayet olan Yuhanna 3:16, Oğlu'nu günahlar uğruna bir kurban olarak vermeye yönelten şeyin Tanrı'nın sevgisi olduğunu söyler. Bu, bağlama göre Oğul'un ya da sözde Üçlü Birlik'in sevgisi değil, Baba Tanrı'nın sevgisidir.

Eğer İsa Tanrı ise günlerinin uzayacağına ilişkin bir vaat nasıl olur da ebedi bir varlık için anlamlı bir ödül olabilir? Başka bir deyişle, sonsuz yaşam teklifi ölümsüz Tanrı'yı nasıl şevke getirebilir? Dahası, dünya ve içinde yaşayan herkes O'na ait iken Oğul Tanrı soy vaadi ile itaate nasıl sevkedilebilir? Tanrı'nın itaati için ödüllendirilmeye ihtiyacı var mıdır? Tanrı'nın itaatsizlik etmesi ne demektir? Bunlar Yeşaya 53'e 4'üncü yüzyılın Teslis inancının merceğinden bakıldığında ortaya çıkan pek çok sorudan yalnızca birkaçıdır. Mesih bir insandan daha fazlası olarak görüldüğünde her türlü sorun ortaya çıkar.

Bazıları sonsuz yaşam ve ruhsal soy sözü verilenin kişinin İsa'nın insan doğası olduğunu öne sürecektir. Ancak İsa'nın Tanrı ve insandan oluşan sözde ikili doğasına ilişkin herhangi bir öğreti Kutsal Yazılar'da asla öğretilmemiştir. Tersine, bu kuram Kutsal Yazılar'ı Grek felsefesinin merceğinden okuyan Kilise Babaları tarafından neredeyse dört yüzyıllık bir süre boyunca geliştirilmiştir. Bunun yerine, bu bölümün en basit ve anlaşılır açıklaması ve aynı zamanda ayetlerin ilk muhattabı olan Yahudiler'in anlayacağı açıklama, Tanrı'nın insan olan bir kulunu nihai itaati için ödüllendirdiğidir. Bölümün bu yalın yorumu, Kutsal Kitap'ın tamamlanmasından çok sonra ortaya çıkan yorumlarda olduğu gibi sorun yaratmaz.

Tanrı'nın Kulu'nun Yüceltilmesi

Ortodoksluğun büyük bir kısmı Yeşaya'nın Mesih'in acı çekeceği ve öleceği vahyine odaklanırken, daha önce de gördüğümüz gibi, Tanrı'nın kulunun sonsuz yaşam ve ruhsal soyla ödüllendirileceğini görmezden geldiği için bu odaklanma dar görüşlüdür. Oysa bu bölümdeki mucize çok daha büyüktür. Mesih'in, ölüm noktasına kadar kendini alçaltmaya istekli olduğu için çok yüceltileceğini anlayıncaya dek ödülünün boyutunu kavramaya başlayamayız:

Yeşaya 53:11-12 ''Canını feda ettiği için gördükleriyle hoşnut olacak. Doğru kulum, kendisini kabul eden birçoklarını aklayacak. Çünkü onların suçlarını o üstlendi.  Bundan dolayı ona ünlüler arasında bir pay vereceğim, ganimeti güçlülerle paylaşacak. Çünkü canını feda etti, başkaldıranlarla bir sayıldı. Pek çoklarının günahını o üzerine aldı, başkaldıranlar için de yalvardı''

Tanrı, kulunu yücelterek ve ona yüceler arasında bir pay vererek ödüllendireceğini vaat etmiştir. Elçi Pavlus ise bunun ne anlama geldiğini bize şu sözlerle açıklar: 

Filipililer 2:8-11 ''Ama kul formunu alıp insan benzeyişinde doğarak ululuğunu bir yana bıraktı. İnsan biçimine bürünmüş olarak ölüme, çarmıh üzerinde ölüme bile boyun eğip kendini alçalttı. Bunun için de Tanrı O'nu pek çok yükseltti ve O'na her adın üstünde olan adı bağışladı. Öyle ki, İsa'nın adı anıldığında gökteki, yerdeki ve yer altındakilerin hepsi diz çöksün ve her dil, Baba Tanrı'nın yüceltilmesi için İsa Mesih'in Rab olduğunu açıkça söylesin.

Eğer İsa Tanrı ise, yüceltilme vaadi Üçlübirlik'in ikinci üyesi için geçerli olamazdı; çünkü zaten en yüce konumu işgal ederdi.

Ne var ki Tanrı'nın kulunun insan Mesih olduğunu ve sözdinlerliği sayesinde yüceltildiğini anladığımızda, İsa'nın yaptıklarının ihtişamını ve Tanrı'nın onu ne kadar büyük bir ödülle yücelttiğini çok daha derinlemesine kavrayabiliriz:

Efesliler 1:19-23 ''O'nun çağrısından doğan umudu, kutsallara verdiği mirasın yüce zenginliğini ve iman eden bizler için etkin olan kudretinin aşkın büyüklüğünü anlamanız için, yüreklerinizin gözleri aydınlansın diye dua ediyorum. Bu kudret, Tanrı'nın, Mesih'i ölümden diriltirken ve göksel yerlerde sağında oturturken O'nda sergilediği üstün güçle aynı etkinliktedir. Tanrı O'nu bütün yönetimlerin, hükümranlıkların, güç ve egemenliklerin, yalnız bu çağda değil, gelecek çağda da anılacak bütün adların çok üstüne çıkardı.  Her şeyi ayakları altına sererek O'na bağımlı kıldı. O'nu her şeyin üzerinde baş olmak üzere kiliseye verdi. Kilise O'nun bedenidir, her yönden her şeyi dolduranın doluluğudur''

Son Adem (1. Korintliler 15:45), Tanrı olduğu için değil, Tanrısı'na itaat ettiği için Tanrı'nın sağına yüceltildi.

İsrail Mi Acı Çeken Kul?

Bazı kişiler, İsa'nın kurban niteliğindeki itaatini göz ardı etmek için Yeşaya'nın dördüncü Kul Ezgisi'nin gelecek Mesih'ten söz etmediğini iddia etmektedir. Orta Çağ'dan kalma popüler bir haham yorumuna ve Yeşaya 49'a (ikinci Kul Ezgisi) dayanarak, Yeşaya 53'ün İsrail ulusunu anlattığını ileri sürerler:

Ey kıyı halkları, işitin beni, Uzaktaki halklar, iyi dinleyin. Yahve beni ana rahmindeyken çağırdı, annemin karnındayken adımı koydu. Ağzımı keskin kılıç yaptı, elinin gölgesinde gizledi beni. Beni keskin bir ok yaptı, kendi ok kılıfına sakladı. Bana, "Kulumsun, ey İsrail, Görkemimi senin aracılığınla göstereceğim" dedi. Ama ben, "Boşuna emek verdim" dedim, "Gücümü boş yere, bir hiç için tükettim. Yahve yine de hakkımı savunur, Tanrım yaptıklarımın karşılığını verir." (Yeşaya 49:1-4)

Bununla birlikte, Yahudi geleneği Yeşaya 53'ün gelecek olan Mesih'ten söz ettiğini belirten birçok örnek kaydetmektedir.  Ayrıca, Kutsal Kitap bilginleri bu pasajdaki "Kulum İsrail" ifadesinin, "ideal İsrail" ve "ulusun temsilcisi olan insan" olarak Mesih'e atıf olduğunda hemfikirdir.

Bu ezgilerde anlatılan Tanrı'nın Kulu, İsrail ulusu olamaz; çünkü kendisinin uluslara ışık olma çağrısını yerine getireceği söylenmektedir – bu da İsrail'in çağrıldığı ancak çoğunlukla başaramadığı bir görevdir.
Buna karşılık, Yeşaya'ya göre Mesih bu görevi yerine getirecektir. 

Ayrıca, Yeşaya 53 başkalarının günahları uğruna acı çeken masum bir kişiyi betimler. Bu, pek de sürekli olarak günah işleyen ve Tanrı'nın gazabını üzerine çeken İsrail ulusunun tanımı değildir.
Bu nedenle, İsrail masum biri olarak suçlu İsrail'in günahlarını yüklenemezdi.

Yeşaya 53'teki kulun İsrail ulusu olmadığını anlamamızın bir başka nedeni de Filipus'un Etiyopyalı hadıma İsa'yı anlatmak için bu pasajı kullanmış olmasıdır:

Elçilerin İşleri 8:32-35 ''Kutsal Yazılar'dan okuduğu bölüm şuydu: "Koyun gibi kesime götürüldü; Kırkıcının önünde kuzu nasıl ses çıkarmazsa, O da öylece ağzını açmadı. Aşağılandığında adalet O'ndan esirgendi. O'nun soyunu kim anacak? Çünkü yeryüzündeki yaşamına son verildi."  Hadım Filipus'a, "Lütfen açıklar mısın, peygamber kimden söz ediyor, kendisinden mi, bir başkasından mı?" diye sordu.  Bunun üzerine Filipus anlatmaya koyuldu. Kutsal Yazılar'ın bu bölümünden başlayarak ona İsa'yla ilgili Müjde'yi bildirdi.''

Yani Filipus, Yeşaya 53'te sözü edilen kişinin İsrail değil, İsa olduğunu açıkça belirtmiştir. Ayrıca, İsa Son Akşam Yemeği'nde öğrencilerine Fısıh kâsesini verirken, bunun birçokları için dökülecek olan kendi kanı olduğunu söylemiştir. Bilginler bu ifadenin, Yeşaya 53:12'de yer alan "canını feda etti" sözlerine açık bir gönderme olduğunu vurgular. Burada tarif edilen, gönüllü bir kurbandır — bu da İsrail ulusunun hiçbir zaman gerçekleştirmediği bir şeydir.

Sonuç olarak, Yeşaya'nın dördüncü Kul Ezgisi'nde Mesih'in Tanrı'nın kendisi değil, Tanrı'nın Kulu olduğunu görüyoruz — acı çeken, ölen, dirilen ve itaatinden ötürü Tanrı'nın sağına yüceltilen bir insan.
Ne yazık ki günümüz geleneksel Hristiyanlığı bu bölümde tarif edilen acıya odaklanmakla birlikte, Mesih'in yüceltilmesinden sapmakta ve böylece Mesih'in ilahlığı doktrininin geçersizliğini açığa çıkarmaktadır.