Web sitemiz henüz yapım aşamasındadır.

Yahudi Erkekler Neden Başlarını Örter? Hristiyanlar da Bunu Yapmalı mı?

Bugün bir sinagoga gittiğinizde ya da dindar bir Yahudi topluluğuna denk geldiğinizde, erkeklerin dua ederken başlarını örttüğünü fark edersiniz. Bu örtü genellikle küçük, yuvarlak bir takke şeklindedir ve kippa olarak adlandırılır. Dışarıdan bakıldığında bu, bir tür dindarlık göstergesi gibi görünse de akla şu soru gelmelidir: "Tanrı böyle bir şey mi emretti, yoksa bu zamanla oluşmuş kültürel bir gelenek mi?"

Kutsal Kitap'ın Eski Antlaşma kısmında, yani Musa'nın Yasası'nda, Yahudi erkeklerin dua ederken başlarını örtmesini zorunlu kılan hiçbir buyruk bulunmaz. Elbette tapınakta görev yapan kâhinler için belirli kıyafet kuralları vardı ve başlarını örtmeleri de bu kurallara dâhildi (Çıkış 28:40). Ancak bu sadece kâhinler için geçerliydi, halkın geneli için böyle bir yükümlülük söz konusu değildi. Zamanla, bazı dini otoriteler bu uygulamayı Tanrı'ya duyulan saygının bir ifadesi olarak görmeye başladı. Talmud gibi Yahudi geleneksel kaynaklarında, başı örtmek Tanrı korkusunun yani derin bir saygının göstergesi olarak anlatılır. Bu düşünceye göre, başını örten kişi Tanrı'nın üstünde olduğunu kabul eder ve O'nun otoritesine boyun eğdiğini sembolize eder. Ayrıca bu uygulama Doğulu toplumlara ait daha geniş bir saygı kültüründen beslenmiştir. Örneğin, Antik Roma'da köleler başlarını örterdi; özgür insanlar ise açık gezerdi. Yahudiler ise bu davranış biçimini Tanrı'nın hizmetkârı olduklarını simgelemek amacıyla benimsemişlerdir. Bir başka motivasyon ise, Tanrı bilincini diri tutmaktır. Başın örtülü olması, kişinin Tanrı'nın her an gözetiminde olduğunu hatırlaması için sembolik bir araç olarak görülür.

Tüm bu sebepler dinsel görünebilir fakat dikkatli bakıldığında bu uygulamanın doğrudan Tanrı'dan gelen bir buyruk olmadığı açıkça görülür. Yahudi dini kaynaklarında bile baş örtmenin bir gelenek olduğu, zorunlu tutulmadığı ifade edilir. Hatta bugün dindar bir Yahudi, güvenlik ya da iş hayatı gibi pratik sebeplerle kippasını çıkarabilir. Yani uygulama esnektir ve tamamen geleneksel bir saygı gösterisidir. Peki, bu durum Hristiyanlar için ne anlama gelir?

Yeni Antlaşma'da, özellikle Elçi Pavlus'un öğretilerinde bu konuya netlik kazandıran açıklamalar bulunur. Pavlus, 1. Korintliler 11. bölümde Tanrı'nın belirlediği ruhsal düzeni hatırlatarak şöyle der:

"Ama şunu da bilmenizi isterim: Her erkeğin başı Mesih, kadının başı erkek, Mesih'in başı da Tanrı'dır. Başına bir şey takıp dua ya da peygamberlik eden her erkek, başını küçük düşürür." (1. Korintliler 11:3–4)

Burada "baş" sözcüğü hem fiziksel başı hem de ruhsal otoriteyi simgeler. Pavlus'un demek istediği şudur: Erkek dua ederken başını örtüyorsa, aslında sembolik olarak Mesih'in üzerini kapatmış olur. Bu da Tanrı'nın kurduğu ruhsal düzene ters düşer. Çünkü Mesih, erkeğin doğrudan başı ve rehberidir. Erkek, dua ederken başını açık tutarak bu ruhsal otoriteye bağlılığını ve açık bir şekilde Mesih'e boyun eğdiğini ilan eder. Bu yüzden Hristiyanlıkta, bir erkeğin dua sırasında başını örtmesi saygılı bir davranış olarak değil, aksine ruhsal bir gerçekliği perdeleme anlamında olumsuz bir tutum olarak görülür. Pavlus'un yazılarına göre, Hristiyan erkeklerin dua ederken başlarını örtmeleri doğru değildir.

O hâlde Yahudi erkekler neden bu uygulamayı hâlâ sürdürüyor? Burada aslında daha derin bir meseleye temas etmiş oluyoruz. Pavlus'un işaret ettiği gibi, Yahudi halkının büyük kısmı hâlâ Mesih'in kim olduğunu kavrayamamıştır. Dua ederken başlarını örterek, aslında istemeden de olsa hâlâ Mesih'i tanımadıklarını göstermiş olurlar. Pavlus, bu durumu "ulusal körlük" olarak tanımlar. Yani halk olarak hâlâ gözleri açılmamış, ruhsal anlamda gerçeği tam olarak kavrayamamışlardır. Ancak Kutsal Kitap bu konuda da umut dolu bir vaat sunar. Peygamber Zekeriya şöyle der:

"Bana, yani deştiklerine bakacaklar; biricik oğlu için yas tutan biri gibi yas tutacak, ilk oğlu için acı çeken biri gibi acı çekecekler." (Zekeriya 12:10)

Bu, Yahudi halkının bir gün gözlerini açacağını ve gerçekten Tanrı'nın gönderdiği Mesih'in İsa olduğunu kabul edeceğini gösterir. O zaman geleneklerin değil, imanın belirleyici olduğu yeni bir dönem başlayacaktır.