Kurtuluş Yolu
Birçok insan "kurtuluş" dediğimizde, bunun sadece İsa Mesih'i Efendi ve Kurtarıcı olarak "kabul etmekten" ibaret olduğunu zanneder. Oysa Kutsal Kitap'ta böyle bir öğreti yoktur. Yeni Antlaşma çok daha açık ve somut bir şekilde bize kurtuluşun yolunu gösterir.İsa Mesih günahlarımız için kendini feda etti. Bizim günah bağışına kavuşmamız, gelecekte ölülerden diriltilip Tanrı'nın Krallığı'nda sonsuz yaşama erişmemiz için atmamız gereken adımlar vardır. Bunlar sadece kuru bir inanç beyanı değil, hayatımızı kökten değiştiren bir süreci kapsar.
Önce tüm kalbimizle ve aklımızla inanmak gerekir. İsa ve elçileri Tanrı'nın Krallığı'nın Müjdesini duyurdular. Mesih şöyle dedi: "Dünyanın her yanına gidin, Müjde'yi bütün yaratılışa duyurun. İman edip vaftiz olan kurtulacak, iman etmeyen ise hüküm giyecek." (Markos 16:15-16). Bu iman sadece zihinsel bir onay değildir; Tanrı'nın vaat ettiği egemenliğe güvenmektir. Kutsal Kitap'ın temel konuları olan ''Tanrı'nın Egemenliği ve İsa'nın adıyla ilgili olan müjde'' nin iyice kavranması gerekir.
Ardından tövbe gelir. Tövbe, sadece pişmanlık değil, yaşam tarzının değişmesidir. Tövbeye yaraşır meyveler vermeli ve değişimi yaşamlarımızda görünür hale getirmeliyiz. Mesih şöyle çağrıda bulundu: "Tövbe edin, çünkü Göklerin Egemenliği yaklaşmıştır" (Matta 4:17). Elçi Petrus da Yeruşalim'deki kalabalığa aynı şeyi söyledi: "Tövbe edin…" (Elçilerin İşleri 2:38).
Vaftiz de olmazsa olmazdır. Kutsal Yazılar açıkça öğretir ki geçmiş günahlarımızın bağışlanması için suya tamamen batırılarak vaftiz olmamız gerekir (Elçilerin İşleri 2:38, 22:16). İlk Hristiyanlar da bu adımı hemen uyguladılar. Vaftizden sonra yeni bir hayat başlar. Bu, İsa'nın emirlerine göre yaşamaktır. İman yalnızca duymak değil, uygulamaktır (Yakup 1:22).
"Mesih İsa'ya vaftiz edildiğimizde, hepimizin O'nun ölümüne vaftiz edildiğimizi bilmez misiniz? Baba'nın yüceliği sayesinde Mesih nasıl ölümden dirildiyse, biz de yeni bir yaşam sürmek üzere vaftiz yoluyla O'nunla birlikte ölüme gömüldük." (Romalılar 6:3-4).
Peki ya günah işlemeye devam edersek? Elbette biz mükemmel değiliz. Ancak Tanrı bizden kusursuzluk değil, sadakat bekler. Eğer tövbekâr bir yürekle günahlarımızı itiraf edersek, Tanrı sadık ve adildir; bağışlar (1. Yuhanna 1:9).
İman yalnız bireysel değil, toplulukla yaşanır. Vaftizle birlikte Mesih'in bedenine, yani imanlıların topluluğuna katılırız. Düzenli olarak ekmek ve şarap paylaşarak Mesih'in ölümünü anmamız gerekir (1. Korintliler 11:23-26). Bu, sadece bir ritüel değil, kendimizi sınama fırsatıdır. Kilise, Tanrı'nın ev halkıdır, bir ailedir. Bu yüzden birlikte ibadet etmenin ötesinde günlük hayatımızda kardeşlerimizle duygusal birlik ve beraberliğimiz, dayanışmamız önemlidir. Kilise ayrıca organize olarak hizmet faaliyetleri yürütür ve müjdeyi diğer insanlarla paylaşmayı misyon edinir. Burada birlikte hareket etmek ve Tanrı'nın buyruğu olan müjdeleme faaliyetlerini yürütmek gerekir.
Kutsal Kitap okumak ve derin incelemeler yapmak da hayatidir. Çünkü "Kutsal Yazılar seni bilge kılıp kurtuluşa kavuşturacak güçtedir" (2. Timoteos 3:15). Tanrı'nın Sözü, yaşamın kaynağıdır; bizi diri kılar. Bize yalnızca egemenlik yolunda değil bu dünyada da faydalı olacak bilgiler verir.
Ve dua… Dua Tanrı'yla bağımızı canlı tutar. İsa, insanların "her zaman dua etmesi" gerektiğini söyledi (Luka 18:1). Pavlus ise, kaygılarımızı bile dua yoluyla Tanrı'ya sunmamızı öğütledi (Filipililer 4:6). Sonuç olarak, Tanrı'ya yaklaşmanın yolu İsa Mesih'in emirlerini yerine getirmektir.
"Beni seven sözüme uyar, Babam da onu sever. Biz de ona gelir, onunla birlikte yaşarız." (Yuhanna 14:23).
Bütün emirler iki büyük ilke üzerinde yükselir: Tanrı'yı tüm varlığımızla sevmek ve komşumuzu kendimiz gibi sevmek (Markos 12:29-31). Bu sevgi, düşmanlarımıza bile uzanır (Luka 6:27-28). Kötülüğe kötülükle karşılık vermemek, barış içinde yaşamak, başkalarına zarar vermemek Hristiyan yaşamının özüdür (1. Selanikliler 5:15). Tanrı'nın isteğine göre yaşadığımız sürece hiçbir şey bizi O'nun sevgisinden ayıramaz.
"Eminim ki, ne ölüm, ne yaşam, ne melekler, ne yönetimler, ne şimdiki ne gelecek zaman, ne güçler, ne yükseklik, ne derinlik, ne de yaratılmış başka bir şey bizi Rabbimiz Mesih İsa'da olan Tanrı sevgisinden ayırmaya yetecektir." (Romalılar 8:38-39).