Web sitemiz henüz yapım aşamasındadır.

Evli Bir Çiftin Çocuk Sahibi Olmama Kararı Günah Mıdır?

Kutsal Kitap, evlilik ve çocuk sahibi olma konularında Tanrı'nın isteğini açıkça ortaya koyar. Tanrı'nın Nuh ve oğullarına verdiği emir bu niyeti yansıtır:

"Verimli olun, çoğalın ve yeryüzünü doldurun" (Yaratılış 9:1).

Bu ayet, Tanrı'nın insanlık için temel bir amacını gösterir: hayatın çoğalması ve yeryüzünün insanlarla dolması. Genel olarak bakıldığında, evlilikle birlikte çocuk sahibi olmak Tanrı'nın doğal düzenine uygundur. Fakat bu durum, her evli çiftin çocuk sahibi olması gerektiği anlamına gelir mi? Eğer bir çift, bilinçli olarak çocuk sahibi olmamayı seçerse, bu günah olur mu?

Bu sorunun cevabı, Kutsal Kitap'ın bütün öğretileri dikkate alındığında netleşir. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, Kutsal Kitap'ta her insanın mutlaka evlenmesi gerektiğine dair bir buyruk yoktur. Pavlus, 1. Korintliler 7:7-9'da şöyle der:

"Herkesin benim gibi olmasını dilerdim. Ama herkesin Tanrı'dan aldığı ruhsal bir armağanı vardır; kiminin şöyle, kiminin böyle."

Burada Pavlus, bekâr olmanın da Tanrı'dan gelen bir armağan olduğunu vurgular ve evlenmenin zorunlu olmadığını belirtir. Bu ayet, insanların tek amacının üremek olmadığını gösterir. Dolayısıyla, bir çiftin sadece çocuk yapmak için evlenmesi gerektiği düşüncesi eksik bir anlayıştır. Tanrı, evliliği sadece çocuk sahibi olmak için değil, aynı zamanda ruhsal birlik, destek ve kutsal bir yoldaşlık için de vermiştir. Öte yandan Pavlus'un 1. Timoteos 5:14'teki şu öğüdü de dikkate değerdir:

"Daha genç dulların evlenmelerini, çocuk yapmalarını, evlerini yönetmelerini, düşmana hiçbir iftira fırsatı vermemelerini isterim."

Bu ayet, çocuk sahibi olmanın Tanrı'nın gözünde değerli olduğunu ve imanlı bir yaşamın parçası olabileceğini gösterir. Mezmurlar ve Süleyman'ın Özdeyişleri'nde de çocuklar Tanrı'dan gelen bir ödül, bir bereket olarak tanımlanır (Mezmurlar 127:3; 128:3-4; Süleyman'ın Özdeyişleri 17:6). Ancak bu ayetler çocuk sahibi olmayı teşvik ederken, çocuk yapmayanları yargılayan bir dil içermez. Çünkü Kutsal Kitap'ta çocuk sahibi olmayı zorunlu kılan açık bir buyruk yoktur. Bazı çiftler sağlık sorunları nedeniyle çocuk sahibi olamaz. Diğer bazı çiftler ise bilinçli bir şekilde çocuk sahibi olmamayı tercih edebilir. Önemli olan bu kararın ardındaki motivasyondur. Eğer bir çift, yalnızca kişisel rahatlık, kariyer, maddi kazanç veya dünyevi zevkler uğruna çocuk sahibi olmamayı seçiyorsa, bu onların Tanrı'ya olan önceliklerini sorgulaması gerektiğini gösterir. Bu tür bir karar, yaşamın merkezinde Tanrı yerine "ben"i koymanın işareti olabilir. Ama eğer bu karar, dua ile düşünülerek, karşılıklı anlayışla ve Tanrı'nın önünde vicdan rahatlığıyla alınmışsa, bu bir günah değildir. Pavlus'un Romalılar 14:23'teki şu sözleri burada önemlidir:

"İmana dayanmayan her şey günahtır."

Bu ayet, bir eylemin doğru ya da yanlış oluşunun dış görünüşüne değil, ardındaki iman tutumuna bağlı olduğunu gösterir. Aynı bölümde şöyle denir: "Bir kişi bir günü diğerinden üstün sayar, başka biri her günü aynı sayar. Herkes kendi düşüncesinden tam emin olsun." (Romalılar 14:5) Buradan çıkaracağımız ilke şudur: Kutsal Kitap'ta günah olduğu açıkça belirtilmemiş konularda karar alırken bu her ne olursa olsun kişinin vicdanında imanla ve dürüstlükle alınmışsa, o karar o kişi için doğrudur. Aynı zamanda, bu tür konularda başkalarını yargılamak bize düşmez. Pavlus şöyle yazar:

"Sen kimsin ki, başkasının kulunu yargılıyorsun? Kulu haklı çıkaran da haksız çıkaran da efendisidir." (Romalılar 14:4)

Evli bir çiftin çocuk sahibi olup olmama kararı, Tanrı ile onlar arasında özel bir meseledir. Bu konuda yargılayıcı olmak, imanlılar arasında ayrılık ve anlaşmazlık yaratır. Önemli olan, çiftin birlikte dua ederek, Tanrı'nın yollarında yürüyerek ve ruhsal ilkelerle uyumlu bir şekilde bu kararı almış olmasıdır.

Son olarak şunu da eklemek gerekir: Eğer bir çift, henüz Müjde'ye iman etmemiş ve Mesih'te vaftiz edilmemişse, "günah" kavramı bu aşamada daha teorik bir düzeydedir. Gerçek günah, Tanrı'nın iradesine bilinçli karşı çıkmaktan kaynaklanır. Tanrı'nın lütfunu kabul etmeyen bir yaşamda doğru ya da yanlış eylemlerden önce çözülmesi gereken temel mesele, imandır. Ancak imanla yaşanan bir hayat içinde alınan kararlar iman süzgecinden geçirilerek değerlendirilebilir.

Özetle, evli bir çiftin çocuk sahibi olmamayı tercih etmesi otomatik olarak günah değildir. Fakat bu kararın ardındaki nedenlerin Tanrı'ya olan bağlılıkla uyumlu olması gerekir. Karar; dua ile, imanla ve karşılıklı anlayışla alınmışsa; çift Tanrı'nın önünde dürüstse, bu durumda başkalarının bu kararı yargılaması yersiz olur. Her şeyde olduğu gibi, bu meselede de imanla ve vicdan rahatlığıyla hareket etmek esastır. Çünkü "Hiçbirimiz kendimiz için yaşamayız, hiçbirimiz de kendimiz için ölmeyiz. Yaşarsak Rab için yaşarız; ölürsek Rab için ölürüz." (Romalılar 14:7-8).